19 Eylül 2014 Cuma
Kendime ait hayatı izole yaşıyorum
Birçoğumuz onu ‘Romantik Prens' olarak tanıdık. Aranjörlük yaparken bir anda Sezen Aksu'nun ‘Unutamam' adlı şarkısını seslendirerek, dikkatleri üzerine çeken ve etkileyici sesiyle milyonlarca hayran kitlesine ulaşan Mustafa Ceceli, beş sene gibi kısa bir sürede zirveye tırmandı. Geçtiğimiz aylarda gerçekleşen Türkiye Müzik Ödülleri gecesinde, ‘En İyi Erkek Sanatçı' ve ‘En İyi Albüm' ödülleri ile başarısını taçlandırdı. Mustafa Ceceli ile Sezen Aksu ile başlayan müzik hayatını, minik oğulları Arın'ın doğumuyla renklenen aile yaşantısını, kendi inanç dünyasını ve bilinmeyen yönlerini konuştuk.
Müzik yolculuğunuz ilk kez ve ne zaman başladı?
Çok küçük yaşlarda, müziğe olan ilgimi ailem keşfetmiş. Duyduğum müziklere tempo tutarmışım. Daha sonra bu ahengi fark ederek beni enstrümana teşvik ettiler. 6-8 yaşları arasında klasik piyano eğitimi aldım. Okul yıllarında gruplarımız oldu, çeşitli yarışmalara katıldık. O yıllardaki enstrümanım piyano ve tuşlu çalgılardı. İstanbul'a geldiğimde ise artı
profesyonel olarak piyasanın içinde buldum kendimi. Hem sahnelerde, hem albümlerde düzenlemeler yapmaya başladım. İlk olarak Kenan Doğulu'nun ‘Aklım Karıştı' şarkısı ile profesyonelliğe adım attım.
Peki, Sezen Aksu ile yollarınız nasıl kesişti?
Sezen Aksu'yla, 2004 yılı sonunda Emel Müftüoğlu'nun albümü sırasında Kanlıca'da tanıştım. Bir daha da Kanlıca'dan hiç çıkmadım. İlk düzenlediklerim ‘İkili Delilik' ve ‘Hükümsüz' şarkılarıdır. 2005 yılı itibari ile sahnesinde de yer almaya başladım. Kendisinin şarkılarını verdiği pek çok sanatçının da düzenlemelerini yaptım. Ondan çok şey öğrendim. Sezen Aksu mezun olmak istemediğim bir okuldu. 2009 yılına kadar sahnesinde sürekli
çaldım. Halen de benim için çok kıymetlidir. Gönlümdeki yeri büyüktür. Diğer sanatçılara verdiği şarkıları olsun, kendi şarkıları olsun, birlikteliğimiz hâlâ devam ediyor.
‘ES' çok ses getirdi. Hatta bu albüm ile ödüller aldınız. Albümün çıkış hikâyesini anlatır mısınız?
En önemli şarkısı ‘Aşikardır zat-ı hak'tır. Sözleri Ahmet Hulusi'ye, bestesi Alper Altıntoprak'a aittir. Es albümünün hikâyesi de o şarkıda gizlidir.
Bir albüm yaparken değişime uğrar mısınız? Sonuçta ortaya yeni şarkılar çıkarıyorsunuz. Albüm tamamlanıp piyasaya çıktığındaki Mustafa Ceceli ile aranızda bir fark var mıdır?
Albümün yapım aşaması son derece meşakkatli bir süreç. Sizde karakter ya da kişilik
olarak bir değişime yol açmaz. Ancak şarkılardaki üslup ve şarkıcılığınızla ilgili birtakım tekniklerde gelişme olabilir. Yani şarkılar sizi değiştirmez; siz şarkılara yön verirsiniz. O yüzden de sesle ve müzikle ilgili teknik konularda birazcık gelişime uğrayabiliyorum. Albümün içindeki şarkı tarzları sahnedeki birtakım tavırları da değiştirebilir. O yüzden gerek stil, gerekse sahne üzerindeki yapı olsun, bunlar elbette bir değişime uğruyor.
Televizyon dünyası özel yaşamı da içine alan bir yer. Ancak siz bu camiadan uzaktasınız. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Bunun için özel bir çaba sarf etmiyorum. Aman özellikle beni çekmesinler, görüntülemesinler
diye bir kaygım yok. Aksine Magazin Gazetecileri Derneği'nden ödül almış biriyim. Magazin dünyasından arkadaşlarımızla karşılaştığımız zaman çok güzel sohbet eder, gerektiğinde röportaj da yaparız. Ben daha izole ve kendime ait bir hayatı seviyorum.
Biraz da evdeki Mustafa Ceceli'den, eş ve baba olarak sizden bahsedelim.
Evde eşiniz ve oğlunuzla birlikte neler yaparsınız?
Geleneksel bir Türk ailesinin yapısı neyse, hemen hemen biz de öyle yaşıyoruz. Oğlumuz Arın 1,5 yaşında oldu. Zaten konserler ve stüdyolar hariç, kalan zamanı olabildiğince onlarla geçirmeye gayret ediyorum. Aslında, stüdyo da evin içinde olduğu için, iki işi bir arada yürütüyorum. Öyle olmasa daha zor olabilirdi. Bazen Arın'ı da stüdyoya alıp, burada
onunla hoşça vakit geçiriyorum. Muhteşem Yüzyıl, İntikam gibi takip ettiğim favori diziler var. Fırsat bulduğumda onları da seyretmeye çalışıyorum. Çok şükür evimizin içinde de güzel bir hava eser.
Mutfağa girer misiniz? En sevdiğiniz yemekler hangileri?
Mutfaktan çok anlamıyorum. Sadece sabahları omlet yapmak için mutfağa girerim. Onun dışında da buzdolabının üstünde: ‘Mutfaktan Sinem sorumludur' yazar. Bu bir şaka tabii. Başka bir şey becerebileceğimi sanmıyorum. Sevmediğim yemek yoktur. Hiçbir yemeği ayırt etmem. Ama favori yemeğim kerevizdir.
Oğlunuz doğduğundan bu yana hayatınızda neler değişti? Sanatçı ve eş Mustafa Ceceli dışında bir şey daha eklendi mi yaşamınıza?
Elbette ki ‘baba' titri eklendi. Kur'an'da bir uyarı vardır; ‘Evlatlarınız, aileleriniz ve mallarınız sizin için bir imtihan vesilesi kılındı' diye. Bu durumda böbürlenmenin, çok övünmenin de bir alemi yok. Bu hayatta gördüğüm kadarıyla, çocuk sahibi olmanın sizde getirdiği en büyük değişim ve gelişim; nasıl meşakkatli koşullarda yetiştiğinizi anlamanız oluyor. Hayatınızda bir kez daha oyuncakların başına geçiyorsunuz. Ama bu kez çocuğunuza siz öğretiyorsunuz. Sanırım babalık; her geçen gün biraz daha anlaşılacak, biraz daha gelişecek bir duygu. Gün geçtikçe kendini daha fazla hissettiriyor.
Oğlunuza dua eder misiniz? Uyurken dinlediği şarkılar söyler misiniz?
Elbette ki dua müminin silahıdır. Bu durumda da sadece kendi çocuğunuz için değil, hayatınızdaki her şey için dua etmeniz önemlidir. Çünkü biliyorsunuz duanın bir diğer adı da ‘Yönlendirilmiş Beyin Dalgaları'. Elbette ki her şeyden önce sağlığı için, iyi bir insan olması, insan ismi ile işaret edilen manayı yaşayabilmesi için dua edebilirim. Büyüdüğünde, kendisine nasıl ve neden dua etmesi gerektiğini de dilim döndüğünce, ömrüm el verirse anlatacağım. ‘Sevgilim' şarkısı Arın'ın ninnisi oldu. Sevgilim'i dinleyerek uyuyordu. Şu sıralar yavaş yavaş vazgeçiyor gibi.
Sporla aranız nasıl? Boş zamanlarınızda neler yaparsınız?
Genellikle sporla aram çok iyidir. Sürekli olarak ve çok da severek Kick-box yapıyorum. Ama kavga etmek amaçlı değil, sadece formda olmak için yaptığım bir spor dalı. Saatte 2000 kalori yaktırabilecek bir potansiyele sahip olduğu için yapıyorum. Boş zamanlarda ya da konser için gittiğimiz şehirlerde dolaşmayı tercih ediyorum.
Modayı takip ediyor musunuz? Kıyafetlerinizi kim seçiyor?
Modayı kısmen takip ediyorum. Ancak her işin bir uzmanı vardır. Ben de bu işi uzmanına bıraktım. Stil danışmanım Atilla Mutlu. Tatile giderken bile ne giyeceğimi düşünmüyorum. Atilla sağ olsun bana her şeyi hazırlıyor ve bırakıyor. Diyeceksiniz ki: kendine bir gömlek - pantolon seçemiyor musun?' Herkes kendine kıyafet seçer ama renkleri yan yana getirmeyi düşünmeyebilirsiniz. O yüzden ben kendisiyle çalışıyorum. Sahnede de kıyafetlerimi o hazırlıyor. Özellikle, bizim ilk çıkışımız takım elbiseyleydi. Hatta Mustafa Ceceli deyince; ‘Kim o? Takım elbiseli çocuk mu?' diyen bir teyze ile de tanışmıştım. Klasik giyinmeyi seviyorum. İçinde kendimi çok rahat hissediyorum. Sahne üzerinde, hareketli bir şarkıda da çok güzel refleks ve reaksiyon gösterebiliyor. Mühim olan giydiğiniz kıyafetin içinde kendinizi çok iyi hissetmeniz. Ben de Atilla'nın hazırladığı kıyafetlerle kendimi çok iyi hissediyorum. Hem de özellikle dinleyicilerimden gelen reaksiyona bakılırsa, onlar da bu durumdan çok mutlular.
Albümünüz dışında hedefleriniz nelerdir? "Yok, henüz bunları yapmadım hayatımda" dediğiniz neler var?
Ahmet Hulusi'nin ‘Yaşamın Gerçekleri' kitabını ilk okuduğumda çok etkilendiğim bir bölüm vardı. Şunu sorardı: Doğduğun yeri sen mi seçtin? Anne-babanı sen mi seçtin? Göz rengini sen mi seçtin? Aslında hayatımızda hiçbir şeyi biz seçmedik. Ne Mustafa şarkı söylemeyi seçti, ne de derginizi çıkarmayı seçtiniz. Öyle bir hayal dünyasını yaşıyoruz ki tıpkı rüyalarımız gibi. Bu dünya hayatı da bir rüyadır, insanlar uykudadır, ölünce uyanırlar' hadisini de paralele alırsak; bu yaşamdaki amacımız ve gayelerimiz bu dünya ile sınırlı olmamalıdır. Bizler bu sistemi idrak edebilmek, idrak edenlerin izinde gidebilmek için öncelikle çalışmalıyız. Derler ya; ‘Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahrete çalış' diye. O yüzden benim de niyetim; müzikten hariç kalan zamanlarımda gerçekten bize bu sistemi kusursuz bir şekilde anlatan, 15 asır önce bize ‘zerre külün aynasıdır' diye işaret edeni takip etmektir. Hayatımda başka hiçbir kılavuzum yoktur. Kimseyi takip etmem ve derneğinin çatısı altına da girmem. Ben sadece Resulallah'ı takip ederim. Onun dışında hayatımda "henüz yapamadım" dediğim bir şey olamaz. Çünkü o zaman ben bu kusursuzluğa karşı gelmiş olurum. Yaşadığım her şeye, bulunduğum her ortama her an şükrediyorum. Her anı doğru şekilde değerlendirmeye çalışıyorum.
Categories
mustafa ceceli,
röportajlar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder