- İlk albümden sonra uzun bir ara verip çıkardınız 'Es'i. Neden bu kadar uzun sürdü hazırlıklar?..Sanırım
bir gelenek oldu bu. İlk albümümün hazırlıkları da iki sene sürmüştü.
Repertuar kısmında çok ince eleyip sık dokuyorum. Sesime ve söyleme
tarzıma yakışan şarkıyı arıyorum. Sadece 'Es' isimli şarkının
düzenlemesi bana ait değil. Diğer bütün şarkıların aranjesini ben
yaptım.
- Nil Karaibrahimgil'in bir şarkısını seslendirmişsiniz. Nasıl karar verdiniz?
Albümün
çıkmasına iki hafta kala repertuara giren bir şarkı o. Nil ile kendi
albümü için çalışırken bu şarkıyı mırıldanıyordu. Çok beğendim; kendi
albümüne koymadığını öğrenince hemen aldım.
- Şehrazat, Soner Sarıkabadayı ve Eflatun'dan da şarkılar almışsınız; çok renkli bir albüm çıkmış ortaya...
Renkli
olması güzel bir şey; çok farklı duygular var. Bütün bu söz yazarı ve
bestecilerin sesiyim aslında. Albümü kendime mal etmiyorum. Bu çok
bencilce bir hareket olur. Albüm kapağında ismim yazsa da ben bu
isimleri temsil ediyorum aslında. Bu kadar kişinin kelimelerinin
anlatıcısıyım...
- Bu albümde sadece iki şarkıda Sezen Aksu imzası var; ilk albüme göre neden daha az?
Bu,
beraber verilen bir karar. Sezen Hanım, benim için çok kıymetli. Her
şeyi ondan öğrendim. Bu albümü hazırlarken 'Bence burada duralım. Kendi
çizdiğin yolda ilerlemen için böyle bir şeye ihtiyaç var' dedi. Kabul
ettim.
SEZEN AKSU, SEZER!
- Sezen Aksu herkese şarkı veriyor ama size verdikleri bir başka galiba... Ne dersiniz?
Belki,
beni çok iyi tanımasından kaynaklanıyor. Sezen Hanım'da özel bir şey
var. 2004 yılı sonunda tanıştım onunla. Adı üstünde 'Sezen'...
Tanıştığınız an bakar ve sezer. Kelimelerini ona göre seçer. Sesimi çok
iyi bildiği için, şarkıları, 'özel dikilmiş kıyafet' gibi bana uyar...
- Başka aranjörlerle çalışacak mısınız; yoksa hep kendi şarkılarınızı kendiniz mi düzenleyeceksiniz?
Sesimi
ve tarzımı tanıma sürecindeyim. Bir şarkıyı 'Acaba hangisi yakışacak?'
diye düşünüp 4-5 kez aranje ediyorum. Kapasitemi ve yapabileceklerimi
görmem gerekiyor. Belki ileride başka aranjörlere şarkılarımı emanet
ederim ama büyük bir ihtimalle dayanamam ve bir ucundan ellerim.
- Başkalarına şarkı yaparken, çok beğenip kendinize saklamayı düşündüğünüz oldu mu?
Hiç
olmadı. Başka bir sanatçı için şarkı üzerinde çalışırken enteresan bir
şey yakalarsam, tek bir şey düşünürüm; o, o şarkının hakkıdır. Eminim ki
o bulduğum sound'u ayırıp kendime kullansam, bir bereketi olmaz.
- Kendi şarkılarınız, başkalarının şarkıları... Hiç sıkıldığınız olmuyor mu?
Yok;
hayatım yedi gün 24 saat müzik. Eşim, beni işimin başından kaldırıp
sofraya oturtabilmek için hala çok uğraşır. Kaç kere 'Hadi yemek soğudu'
diye ikaz eder. Büyük bir tutku benimki. Veteriner hekimlik okudum,
yarım bıraktım. İşletme fakültesini bitirdim. Yüksek lisans yaptım...
Yine de müziğin peşinden gittim.
'BEN'LİĞİMDEN 'ARIN'IYORUM
- Aşikardır Zat-ı Hak' isimli şarkınızın sözleri çok farklı. Sizin hayata bakış açınızı mı yansıtıyor?
Son
dönemde takip ettiğim Ahmed Hulusi'nin bir kitabının arkasında vardı bu
dörtlük... Sonra bestelenmiş halini dinledim Youtube'da. Bestecisini
aradım; hatta katıldığım bir televizyon programında duyurdum
bulamadığımı. Alper Altuntoprak, bana ulaştı ve albüme aldım... O şarkı,
insanı anlatıyor. Görünenin ötesinde görünmeyen yüzünüzü fark etmenizi
sağlıyor.
- Hep pozitif bir ifadeniz var. Patlama noktanız yok mudur?
Olmamasına
gayret ediyorum. Bu mükemmel çeşitlilikte birine bir fiili yapıyor diye
kızmak ve yargılamak, yeryüzündeki en abes şey. Şu anda yargısız bir
hayat yaşamaya çalışıyorum. Yorumsuz bir şekilde izliyorum.
- Hiç hata yapmaz mısınız?
Farkındalık düzeyimi
biraz daha yüksek tutmaya çalışıyorum. Bu kadar detayla yaşanır mı?
Yaşanır. Hatasız olmak gibi bir gayretim yok.
- Çocuğunuzun ismi Arın. Siz nelerden arındınız?
Yapabilirsem
benliğimden arınmak istiyorum. Buna tanık olmak isterim. 'Bencil bir
insansın, bundan arın!' gibi değil ama. Bu o kadar derin bir kavram
ki... Gerçek 'ben'i fark etmeniz gerekiyor. Sonradan edinilmiş,
kazanılmış 'ben' değil.
Rihanna bana 'Yes' dedi
- Koyu bir 'Rihannasever'mişsiniz.
Rihanna'yı çok
seviyorum. Twitter'da bana cevap verince ortalık ayağa kalktı! Altı
üstü 'Yes' yazmıştı. Sesi çok kuvvetli. Enerjisini beğeniyorum. Yeni
albümü çıktığı saniyede internetten aldım. Beni sadece romantik slow
şarkılar dinliyor zannetmeyin, arşivim sağlamdır.
ROMANTİKLİĞİMİN SUÇLUSU BENİM
- Duygusal, romantik, sessiz... Bu ifadeler sizinle özdeşleşti, memnun musunuz algınızdan?
Televizyon,
tanıdığınız Mustafa'nın yüzde birini yansıtıyor. Kabahatli tabii ki
biziz; çünkü 12 tane klibimiz var, 10 tanesi slow şarkı... Sen 10 tane
slow şarkıya klip çekersen tabii ki romantik derler.
- Bu yargıyı kırma çabanız var mı peki?
Bu albümde hareketli şarkılar var. Albümün remiks versiyonu da olacak. Kırabileceğimi düşünüyorum.
- Sahnede yavaş yavaş dans da ediyorsunuz...Her
şey 7 Aralık 2007'de başladı. Sezen Aksu'nun orkestrasında çalıyordum o
zaman. Repertuar geldi, 'Unutamam' şarkısı yazıyor. Hangi tondan
söyleyeceğini sormak için aradığımda 'O şarkıyı sen söyleyeceksin'
dedi... Sahneye tek başıma çıkana kadar, Sezen Aksu'nun konserlerinde
kendimi hazırladım. Her şey sahneye ilk adımı atana kadar. İlk başlarda,
evet zorlandım. Dinleyici bunu o kadar güzel bir şekilde karşıladı
ki... Sahnede pişmeme tanık oldular. Bir televizyon programında zıplamak
içimden gelmiyor ama anın koşullarına göre hareket etmeyi istiyorum.
Kendimi izliyorum; sahnedeki Mustafa daha doğru bir Mustafa gibi geliyor
bana.
- Aranjörlerden şarkı söylemeyip, proje albümü yapanları nasıl buluyorsunuz?
Yapanların
hepsi arkadaşlarım. Destekliyorum. İskender Paydaş'ın projesinde bir
şarkı da söyledim. Halkımız da perdenin arkasındakileri merak ediyor
doğrusu.
SERHAT TEKİN
19 Eylül 2014 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder